Karaisalıhaber sitesinin köşe yazarı Oğuz Adem Selçuk, büyükşehirlerde muhtarlıkların kaldırılması gerektiğini savundu.
Selçuk, kaleme aldığı yazısında şunları kaydetti:
“31 Mart 2024 Yerel Seçimler sürecinde yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve tanık olduklarımızı düşününce böyle bir başlıklı yazı yazma ihtiyacı duydum ve bunu kamuoyu ile paylaşmak istedim.
442 Sayılı Köy Kanunu, büyükşehir olmayan illerimizde halen yürürlüktedir. Dolayısıyla Köy Muhtarlıklarına ihtiyaç vardır. Devlet ile köylü arasındaki ilişkinin sürdürülmesi ve iletişim sağlanması anlamında söz konusu illerde Köy Muhtarlığı devam etmelidir.
Ancak, Büyükşehirlerde işlevsel ve yapısal bakımdan köy kalmadığından ve köyler de mahalleye dönüştüğü için ve Mahalle Muhtarlığının da yasal bir statüsü olmadığından, mahalle muhtarlıkları Devlete yük olmaktadır. Muhtarlara asgari ücret seviyesinde aylık bağlandığından muhtarlık, bir nevi rant kapısı olarak algılanmakta, seçimlerde adaylar arasında etik olmayan olaylar yaşanmaktadır. Kaldırılmalıdır.
Mahalle olan yerleşim yerlerinde su, kanalizasyon ve ana yollara dair hizmetler Büyükşehirlerce; sokakların bakımı ve temizliği İlçe Belediyelerince; aydınlatma enerji şirketlerince yürütülmektedir. Her kurum, kendi görev sahasına giren hizmetleri zaten görevi gereğince yerine getirmektedir.
İkametgah belgesi, yeni kimlik çıkarma ve değiştirme işlemi ( e-Devlet) kanalı ile veya nüfus müdürlüklerince, nikah işlemleri belediyelerce yerine getirilmektedir. Eskiden mahalle muhtarlıklarında mahallede oturanların takibi yapılır, ıslak imzalı sicil kartları tutulurdu ve mahalleden ayrılınca da gideceği yeni yerleşim birimine bu kartlar ile bilgi verilirdi. Şimdi buna da gerek kalmadı. Çünkü bu tür yerleşim değişikliği Nüfus Müdürlüklerince yerine getirilmektedir.
7201 Sayılı Tebligat Yasası gereğince adli ve icrai tebligatlar, tebliğ yapılacak kişi, verdiği adreste değilse veya bulunmazsa; ilgili tebliğ evrakı için posta dağıtıcısı veya tebliğ memuru, Tebligat Yasasının 21. Maddesi gereğince konutun kapısına bir bilgi kağıdı bırakır. Tebliğ evrakının muhtarlık veya emniyet karakolundan alınması için bilgi verilir. Muhtarın veya Emniyet Karakolunun tebliğ evrakını teslim mecburiyeti yoktur. Muhtarlığa veya Karakola bırakılan evrak, tebliğ edilmiş sayılır. Emniyet Karakolu da, aynı işlemi yapacağına göre böylece muhtarlıklar devre dışı kalmış olur.
Öte yandan seçim sürecine demokratik bir yarış olarak başlayan muhtar adayları, giderek centilmenlikten uzaklaşarak süreci, kirli bir mücadele haline getirmektedirler. Adayların birbirlerinin afişlerini yırtıp atmaları, başka adayların afişleri üzerine kendi afişlerini yapıştırmaları, sokaklara asılan pankartların geceyarıları sökülerek kaybedilmeleri kabul edilebilir bir durum değildir. Ama tüm bunları yaşadık.
Ayrıca bazı muhtar adayları, diğer muhtar adayları hakkında asılsız dedikodular yayarak yıpratma politikaları da izlemişlerdir. Bazı adayların, bazı adayların kendi lehlerine çekildiğine dair de şayialarda bulunmuşlardır. Vakitli vakitsiz hanelerin kapıları çalınmış, insanlar ev haliyle kapıyı açmak zorunda kalmışlardır. Hani ünlü bir AKP atasözü var ya(!): Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur. Bunun gibi, bazı ev sahipleri de belli etmemeye çalışsalar da beden dili ve yüz ifadeleriyle rahatsız olmuşlardır. Tüm bu yaşananlar, adaylık yarışını husumete dönüştürmüş, mahalle sakinleri ve komşular arasındaki sıcak ilişkileri soğutmuştur. Hatta sokaklarda afiş yapıştırılmadık neredeyse konut kalmamıştır ki, hane sahibinin rızası dikkate alınmamıştır.
Yukarıda anlattığımız konular çerçevesinde bir değerlendirme yapılırsa; gerçekten Büyükşehirlerde mahalle muhtarlıkları gereksizdir, kapatılmalıdır.
Şimdi bizim bu düşünce ve teklifimizi okuyan bazı kişiler, aday olup seçimi kaybettiğimiz için böyle bir yazıyı kaleme aldığımızı düşünebilirler. Ama gerçekten öyle değil. Ben çok önceden bu konuda kendi kendime fikir jimnastiği yapıyordum. Muhtar seçilseydim yine bu yazıyı yazacaktım ve işbaşında bir muhtar olarak düşüncelerim, belki de daha geniş bir alanda yankı bulacaktı. Belki de etkisi daha fazla olacaktı.
Kanun koyucu TBMM ve Yürütme erki olan Hükümet, bu konuyu ele alıp, yaşanan aksaklıkları dikkate alarak iki tercihten birini hayata geçirmelidir:
Birincisi, Büyükşehir statüsündeki illerde yukarıda saydığım gelişmeleri göz önüne alarak muhtarlıkları kaldırmalıdır. Böylece muhtarlara ödenen paralar, kentsel dönüşümlerde, deprem bölgesindeki yapılacak binalar için ödenek olarak harcanmalıdır.
İkincisi; bütün büyükşehirler statüsünden vazgeçilerek yeniden eski vilayetler statüsüne dönülmelidir. Yeniden Köy Hizmetleri Kurumu kurularak köylere diğer vilayetlerde olduğu gibi hizmet götürülmelidir. Özel İdare yapısı yeniden inşa edilmelidir. Böylece devletin hizmetlerini köylülerimiz, daha rantabl şekilde alabilsin.”
375 total views, 1 views today