Çulhaoğlu’ndan ‘ne gerekiyorsa yapın’ talimatı

İYİ Parti Adana İl Teşkilatı ilçe gezileri kapsamında Aladağ’ın Boztahta, Akören, Meydan, Bakiler, Sivişli, Başpınar, Kıcak, Kökez, Büyüksofulu, Gerdibi ve Posyağbasan köylerinde vatandaşlarla bir araya geldi.

İYİ Parti Adana Milletvekili M.Metanet Çulhaoğlu, Adana İl Başkanı Göktürk Boyvadaoğlu, Büyükşehir Başkan Vekili Sertaç Durak, ilçe başkanları ve meclis üyelerinin de hazır bulunduğu ziyaretlerde partililer yoğun ilgiyle karşılaştı.
İlçelerinde yol ve alt yapı sorunu olduğunu dile getiren vatandaşlar, Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu’ndan sorunların çözüme kavuşması için sözlü talepte bulundu.
Sorunları birer birer not alan Adana Milletvekili Çulhaoğlu, vatandaşların yanında ilgili daire başkanlarını aradı. Görüşme esnasında telefonunun hoparlörünü dışarıya veren Çulhaoğlu, daire başkanlarına, “Ne gerekiyorsa yapın” talimatı verdi.

Meydan yaylasında bir konuşma yapan Çulhaoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir siyasi parti kurulduğundan bir sene sonra girdiği seçimde 40 milletvekiliyle parlamentoya girmeyi başaramadı. Bize oy veren 5 milyon vatandaşımıza teşekkür ediyorum. Bu yelpazenin daha da genişleyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içerisinde bulunduğu sıkıntıları aşabilmek için iktidara talip olan bir siyasi parti olarak geziyoruz” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hak ettiği yere taşıyacaklarını söyleyen Çulhaoğlu, “10 milletvekili, 20 milletvekili, 30 milletvekili, 40 milletvekiliyle yetinecek değiliz. Biz, toplulumuzla, insanlarımızla devamlı birlikte, onları kucaklayarak, siyasi partilerin olmazsa olmazının insan olduğunun bilincinde hareket ederek, sizlerin sayesinde inşallah iktidara geleceğiz. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bizim hedefimiz bu. Hedefe kilitlenmiş durumdayız” şeklinde konuştu.

Çulhaoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“İYİ DE YAPSAM KÖTÜ DE YAPSAM BU MİLLET BANA OY VERİR ZİHNİYETİ VAR”

Gelmek istediğim konu şu. Bugün biz buradayız. Neden buradayız? Seçim yok. Bir şeyler değişsin diyoruz. İYİ Parti ile siyasette değişimler olsun. Bir düşünün bakın. Bugün İYİ Parti olmamış olsaydı. Siyasette bugünkü sonuç olur muydu? Bu sorunun cevabını sorduğumuzda olmazdı diyorlar. Yani yıllarca ben ne yaparsam yapayım, iyi de yapsam kötü de yapsam bu millet bana oy verir diyen zihniyet var. Bu ülke idaresinde tehlike yaratır. Mesela AK Parti kuruldu. Kuruluşundan sonra 2008-2009-2010 yılına kadar doğru düzgün bir yönetim sergiledi. O zaman da insanların hepsi takdir etti. Ama daha sonra güç zehirlenmesi dediğimiz bir olay zuhur etti. Arkasından bununla yetinilmedi. 2016 yılında bir başkanlık sistemi getirildi. Bu başkanlık sistemini ortaya attıklarında, referandumda biz çıktık dedik ki; “Bu sistem Türkiye’ye sıkıntı yaratır.” anlatamadık. Vatandaşımız da oy verdi. Saygı duyduk. Sonuçta demokrasi budur. Ama bugün geziyoruz. Gezdiğimiz her yerde konuşuyoruz. Soruyoruz, vatandaşımızın derdini dinliyoruz. Hepsi şikayetçi. Esnaf şikayetçi, memur şikayetçi, çiftçi şikayetçi, şikayetçi olmayan ev hanımları şikayetçi, gençler şikayetçi, işsizlik 8 milyona dayanmış. Çiftçi ürettiğinin karşılığını alamıyor. Emekli ve işçi enflasyonun altında inim inim inliyor. Çocuğuna verecek para bulamadığından dert yanıyor. Dolayısıyla, “Bir dokun bin ah işit.” sözü var ya, şu anda biz bunu görüyoruz, bunu yaşıyoruz.

“TÜRK MİLLETİ UMUTSUZ OLMASIN DİYORUZ”

Ama hiçbir zaman da Türk milleti umutsuz olmasın diyoruz. Umudunu kaybettiği zaman bir insan, orada her şey biter. Biz ümit için varız. O yüzden buradayız. O yüzden geziyoruz. İnsanlarımıza içinde bulunduğumuz durumdan çıkabileceğimizi anlatmaya çalışıyoruz.

“İKTİDAR HEP BAŞKALARINI SUÇLAYARAK İKTİDARDA KALMAYI BAŞARDI”

Bir işin başına gelmiş olan insan, her şeyden önce eğer yetki aldı ise o yetkinin sorumluluğunu kabul etmesi lazım. Eğer bir hata varsa, o hatayı kabul etmesi lazım. Şimdi bakıyorsun dış politikada yanlışlar yapılıyor, aldatıldık deyip geçiştirmeye çalışılıyor. İçerde yanlış yapılıyor, aldatıldık deyip geçiştiriliyor. 2010 yılında hatırlayın. Bir referandum daha yapıldı. Yargı referandumu. O zaman da bas bas bağırdık. Dedik ki “Türkiye’de yargı sistemi sıkıntıya sokar. Yargı sistemi adalete güveni sarsar.” ne oldu sonuçta? Yaptıkları iş kendilerine sıkıntı yarattı mı? Yarattı. Fetö meselesi ortaya çıktı mı? Çıktı. Emniyet müdürlerini kim atadı? Kimin altında imzası var? Valileri kim atadı? Kimin altında imzası var? Bütün müsteşarları, devletin bütün organlarındaki üst düzey görevlilerini kim atadı? Eğer bir şey varsa bunun sorumluluğunu üstlenmek gerek. Bunu yapma. Sonra etrafındaki diğer partileri suçlama yönüne git. Ne yaptılar bizim genel başkanımıza hatırlayın. Seçimlerden önce. Fetöcü damgası vurmaya çalıştılar değil mi? Ne oldu? Biz parlamentoya girdik. İlk verdiğimiz soru önergesi, araştırma önergesi Fetönün işçisi var, memuru var, esnafı var, polisi var, yargı mensubu var. Bunun siyasetçisi yok mu? Hangi partide varsa gelin araştıralım, çıkaralım, adalete teslim edelim. Ne oldu? Ellerini kaldırdılar, çoğunluk oldukları için reddettiler. Arkasından bir önerge daha verildi. Yine reddedildi. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi bir önerge verdi. Yine reddedildi. Sonuçta biz parlamentoda İYİ Parti olarak, bizim dışımızdaki siyasi parti mensuplarının ifadesi, “Ya siz yeni geldiniz, yeni bir siyasi partisiniz ama helal olsun. İyi mücadele veriyorsunuz.” oldu.

“700 KÜSÜR SORU ÖNERGESİ VE 400 KÜSÜR KANUN TEKLİFİ VERDİK”

Şimdiye kadar 700 küsür soru önergesi verdik, 400 küsür kanun teklifi verdik. Ama bir tanesi daha parlamentoya gelmedi. Bir çoğu da reddedildi. Andımız dedik. Vatanperver geçinen, milliyetçi geçinen bu milletten, müslümanım, milliyetçiyim, vatanperverim diye oy alan insanlar Andımızı reddettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tabelalara takalım dedik yine reddettiler. Hangi birini anlatayım. 400 tane kanun teklifi, 700 küsür soru önergesi ve hepsi milletin milli, manevi değerlerini tekrar ihdas etmek için ortaya atılan önergeler, kanun teklifleri. Bunlar Türkiye’nin genel meselesi. İç politikada ve dış politikada artık Türkiye yönetilemez vaziyeti aldı. Buradan çıkış yolu olması gerekiyor. Gördüğünüz gibi artık en yakınlarındaki arkadaşlarını da suçlamaya başladılar. Bu yönetememenin en belirgin ifasesi.

“BİZİM BU GEZİLERİMİZ HEP ÖNCÜLÜK OLUYOR”

Esas bizim buraya gelme amacımıza bakalım. Biz buraya gelirken, yüklü bir şekilde Meclis Üyelerimizle, aynı zamanda İlçe Başkanlarımız, İl Başkanımızın başkanlığında hem Çukurova hem Seyhan hem Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerimiz, Başkan Vekilimiz ile vatandaşın dertlerini dinleyerek, genel politikada yetki bizim elimizde değil ama, yerelde hiç olmazsa yetki var. Dolayısıyla bu yetkiyi nasıl vatandaşın lehine kullanabiliriz? Nasıl hemşerilerimize hizmet edebiliriz? Onları yerinde bir tespit edelim, onları dinleyelim, aynı zamanda da teşekkür edelim. Bizim bu gezilerimiz hep öncülük oluyor. Tufanbeyli, Saimbeyli’ye gittik. Arkamızdan diğerleri de gitmiş. Buraya da öbür hafta gelirler. En azından onları sizin ayağınıza çekiyoruz. Öyle de bir görev üstlenmiş durumdayız. Çünkü biz buraya geldiğimiz zaman arıyorlar. En azından geldiklerinde soracaklarınızı onlara da sorma imkanını size sağlıyoruz.

886 total views, 2 views today

Bir cevap yazın