Bir Köprünün Hikayesi (2)

…Bu yaşananlardan yaklaşık bir hafta kadar sonra kaymakamlık makamında Halis Yakar, ben ve kaymakam bey köprü için kolları sıvamıştık bile. Kaymakam bey Halis beyden köprü inşaatı konusunda yardım istedi. Halis bey de zaten o bölgede özel şahıslara ait arazilerde kum çakıl işi yapmak istiyordu. O bölgeye gelmesi durumunda böyle güzel bir hizmete hem makinaları ile hem de ekonomik katkı sağlayarak seve seve yardımcı olabileceğini ifade etti. Allah rahmet eylesin, verdiği tüm sözleri eksiksiz ve zamanında yerine getirdi. Nur içinde yatsın.

Köprü için bir proje gerekiyordu ve tahmini bedel hesaplanmalı idi. Yanılmıyorsam hükümet de yatırımları epey kısmış ve tasarruf tedbirleri uyguluyordu. Köy Hizmetlerinde uzun yıllar önce hazırlanmış olan köprü projesi kaymakam beyin gayretleri ile kısa sürede bulundu. Bir hesap yapıldı o zamanın parası ile bir trilyon gerekiyordu. Miktar toplanacak yardımlar ya da kaymakamlığın bütçesini çok çok aşıyordu. Ama bu köprü yapılacaktı. Nevzat Beyle beraber epey kafa yorduk bu gerekli paraya. Kendisi o dönem Adana Valiliği görevini yürüten Oğuz Kağan Köksal Beye de durumu anlattı. Yanlış hatırlamıyorsam vali bey nakit yardımda bulunmasının mümkün olmadığını ama demir ve çimento konusunda epey cömert davranacağının sözünü vermişti. Halis Bey, Kaymakam Bey ve ben bir kez daha bir araya geldik.(Kaymakam Bey izne ayrıldığında yerine vekalet ediyordum. Yakın zamanda kaymakam bey vatani görevi için ilçeden ayrılacaktı ve köprü inşaatı devam etmeli idi. Bölgeden birisi olmam ve vekalet edecek kişi olmam sebebiyle her aşamada bilgi sahibi oluyordum.) Kaymakam bey, beton için gerekli çakılın zaten içinde olduğumuzu, demir ve çimentoyu da valiliğin karşılayacağını geriye seksen üç milyar gibi bir kaynak bulunması durumunda bu işin olacağını söyledi ve dönüp Halis Bey’e bizimle bu işe var mısın dedi. Halis Bey o zamana kadar kaymakam beyi epeyce tanımıştı ve ona güvenerek bu büyük işe girebileceğini düşündü ki evet dedi. Burada bir parantez açayım. O dönem yaklaşık seksen üç milyar hesap çıkmıştı ya, ilk aşamada Halis Bey beş milyarlık kıymetli bir bağışla işe başlamıştı. Şimdi bir kez daha teşekkür etmek istediğim o dönemde civar köylerde görev yapan imam ve muhtar arkadaşların yardımı ile ben de on milyar civarı bir nakit yardım toplamıştım. Askerlik görevi için ayrılan kaymakam beyin yerine vekalet ettiğim sırada düzenlediğimiz kampanya ve yemek organizasyonu sayesinde başarmıştık bu işi. Bu rakamlar o zamana göre büyük rakamlardı. Halis Bey daha sonra da pey der pey nakit bağışında bulundu ve köprü bitene kadar tüm araçlarını seferber etti. Görev alan ustaların tüm emeklerinin karşılığını Halis Bey üstlenmişti.

Köprünün temeli şiddetli yağmur ve bol çamurlu, çok özel bir günde atıldı: 15 Şubat 1999. O gün bölücü terör örgütü lideri Abdullah Öcalan Kenya’da Türk Güvenlik Güçlerince teslim alınmıştı. Onun yakalanmasının sevinci, köprüye kavuşmak için atılan ilk harcın sevinci, devlet millet işbirliği ile bir trilyon değer biçilen ama seksen üç milyona bitecek ve elli yıldır yapılamayanı yapacak olma sevinci birbirine karışmıştı. Yağmurdan temel betonunu dökeceğimiz çukurlar o kadar kısa sürede doluyordu ki birkaç tane büyük su pompası aynı anda çalışmak zorunda kalmıştı. Bir yandan yağan yağmur çukurları doldururken diğer yandan pompalar biriken suyu boşaltma çabası içinde idi. Köylülerden baştan bu işin hayal olduğunu düşünenler bile inanmıştı o gün. Kimin gözüne baksam ‘’ bu iş olacak artık’’ inanışı vardı.

Yaklaşık on bir ay kadar süren kaymakamlık vekaletim süresinde sık sık inşaatı kontrole gittim. Kaymakam Bey askerden gelene kadar köprünün tüm ayaklarının beton işi tamamlanmıştı. Nevzat Bey de askerlik dönüşü müthiş bir özveri ile köprünün diğer kısımlarının inşaatını tamamlayarak elli yıllık hayalin gerçekleşmesini sağladı. Yanlış hatırlamıyorsam köprünün hizmete açıldığı günlerde terör örgütü liderinin de mahkemesi sonlanmış ve hüküm o günlerde açıklanmıştı. Güzergahı biraz değişen yol için de amcam tapulu arazisinin bir kısmını yol olarak bağışladı ve köprünün giriş ve çıkışı şimdiki halini aldı.

Artık Nisan Mayıs ayları geldiğinde kimse babasının omuzunda Körkün’ü geçmek zorunda kalmıyor. Gelin olan kızların çeyiz kamyonları mutlaka bu köprüden bir geçiyor. Tohumlar toprakla buluşurken de hasat edilirken de tüm araçlar yağmur çamur demeden karşıdan karşıya geçebiliyor. Nevzat Beyin ilçeden ayrılmasından sonra bölge muhtarlarının çabası ile köprüye ‘’Kaymakam Nevzat Korkmaz Köprüsü’’ adı verildi ve halen hizmete devam ediyor.

2,084 total views, 2 views today

Bir cevap yazın