BM Antlaşması’nın 51. maddesinde düzenlenen ve ortak güvenlik sisteminin bir parçası olan meşru müdafaa hakkı, “BM üyesi bir devlete karşı silahlı saldırıda bulunulduğunda, uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla Güvenlik Konseyi gerekli tedbirleri alana kadar saldırıya uğrayan devletin tek başına veya müştereken kuvvet kullanımına başvurabileceğini öngörmektedir.” (BM Antlaşma, 1945: Md. 51).
Uygarlık tarihinden bu yana Ortadoğu, Uluslararası siyasetteki egemen devletlerin satranç tahtası halindedir. Ortadoğu’nun jeopolitik konumu ve yeraltı kaynakları sömürgeci ekonomiye dayalı kapitalist devletlerin iştahını kabartmaktadır. Hâl böyle olunca bu satranç tahtasındaki piyonlar çeşitli isimde ve fraksiyondaki terör örgütleridir. Terör, farklı hukuk kurallarına veya coğrafik usüllere göre değişen bir illegal örgüt teşkilanması değildir. Terörizm, Uluslararası boyuta varmış organizasyonlar bütünüdür. Yasal ve demokratik düzen altındaki toplumları illegal şiddet faaliyetleriyle genelgeçer korku yayarak devletlerin otoritesini zayıflatmak hatta tamamen ortadan kaldırmak amacıyla bir takım faaliyetlerde bulunmaya terörizm denir. Bir devlet tarafından terör örgütünün lojistiğinin sağlanması ve finanse edilmesi bu terör örgütünü legalleştirmediği gibi terör örgütü muhattabı olan devletlerin yönetimlerinin meşruiyetine gölge düşürmektedir. Bu bağlamda Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerine yerleşmiş birçok örgütün Türkiye Devleti sınırlarını ihlal ettiği, devlet otoritesini yurdun belli bir bölgesinde zayıflamaya çalıştığı aşikârdır. Kendi topraklarındaki terörist faaliyetleri sonlandıramayan devletlerin, toprak bütünlüğünü koruyamamasının zararı aynı zamanda komşu devletleri de etkilemektedir. Baktığımızda PYD/YPG PKK’nın Suriye uzantısıdır. Suriye’deki iç savaşın otorite boşluğundan faydalanıp Türkiye sınırlarında terörist faaliyetlerde bulundukları da aşikârdır. Devlet dışı silahlı bu örgütlerin süreklilik ve sistematik saldırılarına maruz kalan Türkiye’nin sınırlarını ve vatandaşlarının bekasını korumak için Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askerî operasyonlar ve Barış Pınarı Hârekatı Uluslararası Hukuk açısından meşru savunma hakkı kapsamındadır. Son olarak Barış Pınarı bir savaş değil Suriye toprak bütünlüğünü korumaya yönelik terörün kökünü kazıma maksatlı yasal bir askerî operasyondur.
2,159 total views, 1 views today
Kimdir?
Adana doğumlu. İlköğretimini Adana’da, lise eğitimini ise Balıkesir Çok Programlı Astsubay Hazırlama Okulu’ nda tamamlamıştır. Kara Havacılık Okulu’ ndaki temel eğitimini müteakip uçak helikopter teknisyeni astsubay olarak Malatya’da göreve başlamıştır. 1999-2004 yılları arasında Malatya’ da, 2004-2013 yılları arasında Ankara’ da değişik birliklerde görev yapmıştır. Atanmış birliğinin dışında geçici görevlendirmelerle hemen hemen tüm yurtta özveri ile çalışmıştır. Askerlik görevi sırasında okumakta olduğu Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ nden (burslu) 2007 yılında mezun olmuştur. Zorunlu hizmet yükümlüğünün sona ermesini müteakip 02.01.2013 Tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden istifa etmiştir. Profesyonel askerlik hayatında statü hukukuna inat bir çok emsal niteliğinde kararın alınması için mücadele etmiş ve muvaffak olmuştur. Bu kararların bir kaçı sitemizde yargı kararları başlığı altında sunulmuştur.
Avukat Mehmet Erkan AKKUŞ Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ nde Kamu Hukuku dalında yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve halen Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümünde lisans eğitimine devam etmektedir. Aynı zamanda Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Hukuk Komisyonu Başkanıdır.
Çalışmaları:
Adil Yargılanma Hakkı Bakımından Askeri Ceza Yargısı Yüksek Lisans Tezi
Gelecek Yüzyıl dergisinde sürekli yayımlanan ve hukuki konularda yazılmış olan makaleleri
Habertürk ve Milliyet Gazetelerinde yayımlanan makaleleri