Uhud’da Hz. Talha (R.A)

“Uhud günü, yeryüzünde sağımda Cebrail’den, solumda Talha bin Ubeydullah’tan daha yakın bir kimsenin bulunmadığını gördüm. Yeryüzünde gezen cennetlik bir kimseye bakmak isteyen, Talha bin Ubeydullah’a baksın.” diyordu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s).

Hz. Talha’nın Uhud savaşındaki kahramanlığı, dillere destandır. Müşrikler Allah Resül’ünü öldürmek için, bütün kuvvetleri ile hücuma geçtiği bir sırada, Peygamber’imizin etrafında etten bir set meydana getirerek, insan üstü gayret gösterenlerin biriside Hz. Talha (r.a) idi. Ölmek, fakat Resül’ullahın yanından ayrılmamak için biat etmişti. Bir ara müşrikler iyice yüklenmişlerdi.

Resulullah ” Bunlara kim karşı koyar? ” buyurdu.
Hz. Talha ” Ben ya Resulullah dedi.” Fakat Peygamber’imiz ona müsaade etmedi. Ensardan biri çıktı, çarpışa, çarpışa şehit oldu. Bir grup daha çıktı, Resulullah aynı soruyu yine sordu.
Hz. Talha ” Ben ya Resulullah” dedi. Peygamber’imiz yine müsade etmedi. Ensardan biri daha çıktı ve çarpışa, çarpışa o da şehit oldu. Üçünçüsünde, Peygamber’imiz kendisine müsaade etti, Hz. Talha kahramanca çarpıştı ve müşrik grubunu dağıttı.

Harbin en şiddetli anında Peygamber’imiz Hz. Talha’ya ” Bana kendini feda eder, vücudunu siper yaparmısın?” diyordu. Hz. Talha ” Ya Resulullah vücudum yolunuza feda olsun.” cevabını verdi ve bu sözünde sadakatle durdu. Keskin nişancı Malik bin Züheyr’in attığı bir okun. Peygamber’imize isabet edeceğini anlayınca, hiç tereddüt etmeden hemen elini karşı koydu. Ok parmağını delip geçti. Ama vücudunu Resulullah’a feda eden bir kahraman için bunun ne anlamı vardı. Hz. Talha birçok yerinden yaralandığı, halde bir an olsun Resulullah’ı yalnız bırakmadı.

Hz. Talha daha sonra, Peygamber’imizi omuzuna alarak, yüksekçe bir yere çıkardı. Talha ( r.a) Uhud’da 75 yerinden yaralanmıştı. Onun gösterdiği fedakarlık ve kahramanlık sebebiyle Peygamber’imiz ona ” Talhatü’l Hayr ( Hayırlı Talha)” lakabını taktı. Ayrıca ” Cennet Talha’ ya vacip oldu. Talha cennete girecek bir iş yaptı” buyurdu.

Hz. Talha kendisini son derece mutlu eden bu hadiseyi şöyle anlattır:
Sahabilerden bir zat, birgün Resulullah’a ” Müminler içerisinde öyleleri vardır ki, Allah’a vermiş oldukları, ahde sadakat gösterirler. Onlardan kimi canlarını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedir.” Ayeti kerimesindeki şehid olmayı bekleyenlerin kimler olduğunu sorar.
Fakat Peygamber’imiz cevap vermez. Sahabi soruyu üç defa tekrarlar fakat yine cevap vermez. O sırada ben üzerimde yeşil elbise olduğu halde mescide girdim. Resulullah beni görünce” soru soran nerede?” diye buyurdu. Buradayım ya Resulullah deyince, beni göstererek” İşte bu şehid olmayı bekleyenlerdendir. ” buyurdu.

Talha ( r.a) Uhud harbinden Mekke’nin fethine kadar yapılanlar bütün savaşlara katılmış, İslam ordusunun birçok defa ihtiyaçlarını karşılamıştır. 656 yılında İslam devletinde yaşanan ilk iç savaş olarak tarihe geçen Cemel savaşında Şehid olmuştur. 64 yıllık şeref ve haysiyet dolu bir ömür yaşayarak, yaşarken müjdelendiği Cenneti Alaya göç etmiştir.

Allah’u Teala Tevbe Suresi 100. Ayette mealen ” Muhacirlerin ve Ensarın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan razıdırlar. Onlara, sonsuza dek hep içinde kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlanmıştır. Büyük bahtiyarlık işte budur.” diye buyurmuştur.

Allah’ım bizleride, bu ayetteki “onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur ” müjdesi gereği, bu büyük insanlardan, güzelce istifade edebilmeyi, Allah’u Teala’nın hoşnutluğunu kazanabilmeyi nasip eylesin…

1,218 total views, 1 views today

“Uhud’da Hz. Talha (R.A)” üzerine 1 yorum.

  1. Tevbe 100’ün devamı olan Tevbe 101’e de bir bakalım mı:
    ” Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.
    ( 9 – TEVBE 129/101. Ayet )
    Peygamberimizin etrafında kendisinin dahi bilmediği münafıklar olduğunu anlıyoruz.
    Şimdi Ensar ve muhacir yanında münafıkları nasıl ayırdedeceğiz, zira Peygamberimiz dahi bil miyormuş. Aman, uyalım derken münafıklara uymuş olmayalım!

Sokratgil için bir cevap yazın Cevabı iptal et