Hz. Ömer (r.a) halifeliği sırasında, Şam valisi olan kardeşi gibi sevdiği, değer verdiği arkadaşı Ebu Ubeyde’yi ziyarete gitmişti. Ebu Ubeyde (r.a) dostu Hz. Ömer’i görünce çok memnun oldu, gözleri doldu sarıldı ve hasret giderdi.
Hz. Ömer (r.a) yıllarca görmediği, dostunun yaşantısını merak ediyordu. Aceba vali olunca makam, mevki sahibi olunca nasıl bir hayat sürüyor diye. Birlikte Ebu Ebeyde’nin evine gittiler, birlikte eve girdiler. İçeriye giren Müminlerin Emiri, evin içinde kılıçı, zırhı ve birkaç parça da ev eşyasından başka bir şey göremedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) ” Senin bunlardan başka bir şeyin yok mu?” diye sorunca, Ebu Ubeyde (r.a) ” Bunlar benim ihtiyacım için kâfidir, Ey müminlerin Emiri! Onlar rahat ve rehavetimizi, dünyaya bağlılığımızı arttırır. diye cevab verdi. Hz. Ömer (r.a) ” Misafirine bir şey ikram etmeyecekmisin?” diye sorunca Ebu Ubeyde (r.a) kalktı ve eski bir küp getirdi. İçinden kurumuş ekmek parçaları çıkarınca, gözleri yaşla dolan Hz. Ömer (r.a)” EY Ebu Ubeyde! Vallahi sen hariç dünya hepimizi değiştirdi” diyerek ağlamaya başladı.
Evet dünya hepimizi değiştirdi, hiçbir şey onu değiştirmedi. Onlar yokluk içindeyken de takvalı yaşadı, varlık içindeyken de takvalı yaşadı. Onlar, imanlarıyla, takvalarıyla, heyecanlarıyla Resululah’ın yanında nasılsa, ondan sonra da aynı kalmak ve ona bu hal üzere kavuşmak için gayret ettiler. Onlar açlıktan karınlarına taş bağlarken de ezanı duyunca kalkıp sabah namazına koştular, dünya ayaklarının altına serilip, Bizans’ın, İran Kisra’sının hazinelerine sahip olduklarında da ezanı duyunca namaza koştular. Asgari ücretle çalışırken camiden çıkmayan, müdür olunca Cumadan Cumaya camiye uğrayanlardan olmadılar.
Bir gün Şam tarafında binlerce insanın öldüğü veba adında bir hastalık yayıldı. Ebu Ubeyde (r.a) orada valiydi. Bütün hastaları orada bir kampta karantinaya aldırdı. Kimseyi oraya almadı ve kimseyi oradan çıkarmadı. Hastalık kimseye bulaşmasın diye. Ama ne gariptir ki kendi çadırını, hastaların çadırlarının ortasına kurdurdu. Dışarıyla bütün irtibatını kesti. Bunu duyan Hz. Ömer (r.a) onu kurtarmak ve Medine’ye aldırmak için kısa ve öz bir mektub yazdı. Halife valisini Medine’ye çağırıyordu. Onu kaybetmeyi göze alamıyordu.
Ebu Ubeyde (r.a) halifenin mektubunu okudu, ve niyetini anladı. Şöyle cevap yazdı; “Allah sana rahmet etsin müminlerin emiri. Mektubu aldım ve anladım. Hz. Peygamber’in ümmetimin en güveniliri, dediği birisi, halkı tek tek ölürken onları bırakıp gelebilir mi? Senden ve Medine’lilerden dua bekliyoruz dedi. Mektup halifeye gelince ağlamaya başladı. Yanındakiler “yoksa Ebu Ubeyde öldümü” diye sordular. Hz. Ömer (r.a) şöyle cevap verdi. ” Şimdilik değil ama, o halkının içinde ölmeyi tercih etti.”
Bütün gayretiyle mücadele edip, salgına karşı aldığı önlemleri artırsa da Hz. Ömer hastalığın yayılmasına engel olamıyordu. Sonunda veba hastalığına yenik düşüyordu Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a). Son anlarında yanındakilere ve bizlere şöyle vasiyette bulunuyordu.
“Size bir vasiyetim var, uyarsanız hayrınıza olur. Namazınızı kılın, orucunuzu tutun, zekâtınızı verin, haccınızı eda edin, birbirine iyiliği dokunan kişiler olun, başınızdaki amirlere itaat edin ve onları aldatmayın. Dünyanın sizi yoldan çıkarmasına izin vermeyin. Bin sene yaşasa da insan sonuç değişmez: Allah’u Teala insanlar için ölümü takdir etmiştir. Bu yüzden herkes ölecektir. İnsanların en akıllısı Allah’a en çok itaat eden, yaşarken dönüşü için azık toplayandır. Allah’ın selam, rahmet, lütuf ve bereketi üzerinize olsun.”
Dünyanın değiştiremediği, Emirler Emiri Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a) veba hastalığından dolayı hicretin 18. yılında 58 yaşında Şam’da vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun, bizide kendisine komşu kılsın İnşallah…
“EY İMAN EDENLER! ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINMANIZ İÇİN ORUÇ, SİZDEN ÖNCEKİLERE FARZ KILINDIĞI GİBİ, SİZE DE FARZ KILINDI.” (Bakara Sûresi 183)
2,674 total views, 1 views today