Neden Yağıbasan Akkuşspor?
Futbol sadece bir oyun mudur? Gol, bu oyunun meyvesi ise bol gollü farklı galibiyetlerden neden daha az keyif alırız? Hatice’ye değil neticeye bakmak oyun kalitesini ortaya koyar mı? Ayağına bir defa dahi top değmemiş, spor yapmanın faydalarından nasiplenmemiş bir birey neden holigan oluyor? Futbol endüstrisi baronları sporsever mi? Futbol insan beynini uyuşturan afyon mudur?
Futbola dair aklıma gelen deli saçması bazı soruları okurlar ile paylaşmak istedim. Bir sorunun çözümü konusunda en büyük adım öncelikle o sorunun doğru tespit edilmesidir. Daha sonra çözüm yolları konusunda beyin fırtınası şeklinde sorular ile çözüm yolları aranması gerekir.
Günümüz futbolunda gelinen noktayı doğru analiz edebilmek için, futbolun tarihsel gelişimini ve hangi koşullar altında ne şekilde bir endüstri haline geldiğini iyi bilmek gereklidir. Mucidi oldukları modern futbolun tarihi kenti futbol tarihleri ile anılan İngilizler, yüzyıllardır oynadıkları bu güzel oyunu, toplumlarının gelişimi üzerinde önemli bir etkisi bulunan 19. Yüzyılın 2. yarısından itibaren ulusal sporları olarak sistematik bir şekilde aşama aşama geliştirerek, dünyaya ihraç ettikleri büyük bir sektör haline getirdiler. Futbolun birleştirici, barışçı, günlük sorunları unutturan, sürükleyici ve takımdaşlık ruhu barındıran özellikleri, futbol büyük bir endüstri halini aldıkça bozulmaya başlamıştır.
Toplumları sürükleyen liderlerden Ernesto Che Guevara ‘’Futbol sadece basit bir oyun değildir, futbol devrimin silahıdır’’ diyordu.
(Marsilya taraftarının açtığı dev Che Guevara bayrağı)
Kolombiya’da yeni bir sınıfın oluşmasına öncülük eden uyuşturucu baronu Pablo Escobar ve lideri olduğu Medellin Karteli, kazandıkları paraları aklamak, ve halkın gözünde oluşturdukları Robin Hood imajını doruk noktasına taşımak için pek çok sektörle birlikte futbola da el attılar. uyuşturucu baronu Pablo Escobar yedi tane futbol takımını satın aldılar.
Ülkemizde de gündemi değiştirmek için akla ilk gelen konu futboldur. Dönemin cuntacı paşası Cemal GÜRSEL, daha önce oynanması gereken ama Mayıs ayı içinde ülke genelinde yaşanan karmaşa üzerine iptal dilen Türkiye – İskoçya milli maçının derhal organize edilerek acilen oynanmasını ister. İşler o kadar hızlı yürütülür ki, darbeden sadece 11 gün sonra 8 haziran 1960’da maç Ankara’da oynanır. Askeri mızıka okulu öğrencileri takımı ateşlemek için “Dağ Başını Duman Almış” marşını çalar. Cemal GÜRSEL maçtan sonra iki kaptanı da şeref tribününe çağırarak birer madalya takdim eder ve “her iki takımı da kutluyorum” der. Bu temeşa kutlanmayacak gibi değildir. Ülkede on gün önce darbe olduğu çoktan unutmuştur. Maçı Türkiye 4-2 kazanır. Ülke gündeminin kısa sürede değişmesine cuntacılar da şaşırır. O tarihten sonra gündemde Menderes’in akıbetinden daha çok, maçta atılan goller konuşulur. Zaten gayri meşru bir iş yaptığının farkında olan ve Menderes’i seven halkın olası tepkisinden çekinen ihtilalciler işin kolayını bulmanın keyfini yaşarlar. Futbolun halk üzerindeki büyüleyici etkisi onları daha da cesaretlendirir. Alelacele bir futbol turnuvası düzenlenmesine karar verilir. Daha darbenin üzerinden 1 ay bile geçmeden Haziran ayı sonunda sadece İstanbul takımlarının katıldığı “Cemal Gürsel Kupası” ismiyle turnuva organize edilir. Hâlbuki lig yeni bitmiştir. Tahmin edeceğiniz gibi, cunta yönetiminin baskısı, ricası ne derseniz deyin, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi güzide kulüplerimiz de gündemi değiştirmeye yönelik bu çirkin maksada alet olurlar ve turnuvaya katılırlar.
Eleme yöntemine göre oynanan turnuvada Fenerbahçe inanılmaz maçlar çıkarır. Vefa’yı 4-0, İstanbulspor’u 8-2 yenerek yarı finale yükselir. Bu defa rakip sezonun lig şampiyonu Beşiktaş’tır. Mithat Paşa stadyumunu dolduran taraftarların “yedi” “yedi” bağırışları arasında Fenerbahçe yılın şampiyonuna tam altı gol birden atar ve 6-2 kazanır. Dönemin gazeteleri darbenin korkunç neticelerini unuttururcasına bir maç skoruna korkunç diyebilecek kadar lümpenleşir. Ve cuntacı paşanın isim baş harfleri formalara nakşedilir.
Cemal GÜRSEL Kupasının Finali, 3 Temmuz 1960 pazar günü Mithat Paşa stadında Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanır. Maçı Fenerbahçe 1-0 alır. Deniz tarafındaki kaleye golü Lefter atar. Maçı tribünde izleyenler arasında Cemal GÜRSEL de vardır. Tribünleri dolduranların oy verdiği Başbakan Menderes cezaevinde sürünürken, dar ağacı için tiyatro şeklinde bir yargılama yapılırken öyle bir turnuvayı organize ettiği için stadyumda Cemal GÜRSEL alkış yağmuruna tutulur. Demokrat partililerin akıbeti kamuoyunun gündeminden büyük ölçüde çıkar.
Sonuç olarak; Türkiye’deki siyasiler de iktidarlarını devam ettirmek, oy potansiyellerini arttırmak ve siyasi rant sağlamak için yıllarca futbolu propaganda aracı olarak kullanmayı başarmışlardır. Kulüp başkanları ve federasyon başkanları siyasilerin manipülasyonu ile göreve getirilmiş veya görevden alınmıştır. Siyasilerin verdiği ekonomik, sosyal ve siyasi güçten faydalanmak isteyen futbol kulüpleri de siyaseti kullanarak bu imkânlardan sonuna kadar faydalanma yolunu seçmişlerdir. Bu durum Türkiye’de futbol ve siyaset ilişkisinin iç içe olduğunu göstermektedir.
Son olarak gerek legal siyasi oluşumların gerekse illegal örgütlerin veya darbecilerin iktidarını korumak için futbolu bir maşa gibi kullanmaları yine futbola yapılmış büyük bir ihanettir. Tarafların sayısının her geçen gün düşmesi, boş stadyumlara karşı maç yapılması, yayıncı kuruluşun yeteri kadar abone bulamaması, oyun kalitesinin istenilen seviyeye çıkmaması, milli maçların birleştirici gücünün yok olmaya yüz tutması ulusal futbola karşı yapılan müdahalenin sonucudur. Ulusal futbola ilgi azalırken siyasetin bulaşmadığı, amatör ruhun korunduğu Kızıldağ Futbol Turnuvası gibi yerel organizasyonlara ilgi her geçen gün ilgi artmaktadır. Bu kapsamda kurucusu ve başkanı olduğumuz Yağıbasan Akkuşspor ile Kızıldağ Futbol Turnuvası organizasyona destek vererek, amatör mücadele ruhunu sahaya yansıtmaya çalışmaktayız. Farklı iki siyasi partiye mensup Karaisalı ve Adana Belediye Başkanlarının Kızıldağ Futbol Turnuvası organizasyona liberal düşüncenin temel söylemlerinden biri olan “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesinin “görünmez el” prensibiyle yaklaşacakları ve marka haline gelen değeri yaşatmak için çaba gösterecekleri konusunda haklı beklenti içindeyiz.
1,898 total views, 1 views today
Kimdir?
Adana doğumlu. İlköğretimini Adana’da, lise eğitimini ise Balıkesir Çok Programlı Astsubay Hazırlama Okulu’ nda tamamlamıştır. Kara Havacılık Okulu’ ndaki temel eğitimini müteakip uçak helikopter teknisyeni astsubay olarak Malatya’da göreve başlamıştır. 1999-2004 yılları arasında Malatya’ da, 2004-2013 yılları arasında Ankara’ da değişik birliklerde görev yapmıştır. Atanmış birliğinin dışında geçici görevlendirmelerle hemen hemen tüm yurtta özveri ile çalışmıştır. Askerlik görevi sırasında okumakta olduğu Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ nden (burslu) 2007 yılında mezun olmuştur. Zorunlu hizmet yükümlüğünün sona ermesini müteakip 02.01.2013 Tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden istifa etmiştir. Profesyonel askerlik hayatında statü hukukuna inat bir çok emsal niteliğinde kararın alınması için mücadele etmiş ve muvaffak olmuştur. Bu kararların bir kaçı sitemizde yargı kararları başlığı altında sunulmuştur.
Avukat Mehmet Erkan AKKUŞ Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ nde Kamu Hukuku dalında yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve halen Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümünde lisans eğitimine devam etmektedir. Aynı zamanda Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Hukuk Komisyonu Başkanıdır.
Çalışmaları:
Adil Yargılanma Hakkı Bakımından Askeri Ceza Yargısı Yüksek Lisans Tezi
Gelecek Yüzyıl dergisinde sürekli yayımlanan ve hukuki konularda yazılmış olan makaleleri
Habertürk ve Milliyet Gazetelerinde yayımlanan makaleleri
Futbol kapitalizmdir,devletlerin milletleri sakinleştirdikleri narkozdur. Futbol kitleleri gütmek ve asıl sorunlardan uzaklaştırma aracıdır.