Haddinizi bilin!

Gazetecilik, kimseden icazet alınarak yapılan bir iş değildir. Hele ki kamuoyunu ilgilendiren konularda, birilerinin keyfine göre haber yapılmaz. Ama hâlâ bazıları çıkıp, “Haberi kaldır”, “Bunu senden kim istedi?”, “İzin aldın mı?” gibi cümlelerle hem bizim mesleğimize hem de halkın haber alma hakkına saldırmaya çalışıyor. Kusura bakmasınlar ama biz onların memuru değiliz. Siz kim oluyorsunuz da gazeteciye hesap soruyorsunuz? Siz daha haber nedir, görev nedir, kamu yararı nedir onu bilmiyorsunuz. Cehaletinizle rezil oluyorsunuz ama farkında bile değilsiniz.

Bu bölge uzun yıllar suskun kalmış olabilir. Ne oluyorsa görmezden gelinmiş, ne konuşulması gerekiyorsa üstü örtülmüş. Ama devir değişti. Artık bölgede aktif bir medya var. Ve bu medya, işini bilen, cesur, kaleminden korkmuyor. Ben bu işi on yılı aşkın süredir yapıyorum. Bu sadece mesleğim değil, aynı zamanda toplum karşısında taşıdığım bir sorumluluk. Rahatsız olan varsa, kusura bakmasın, alışacak!

Salbaş’ta da Karaisalı’da da bazıları okuduğunu anlamıyor. Anlayan da işine gelmediği için saptırıyor. En ufak bir haberden nem kapan, “beni mi hedef aldı” diye mızmızlanan, olayı kişiselleştirip haberciyi düşman belleyecek kadar şuursuzlaşan bir güruh türedi. Kendi ahlaksızlığını örtmek için gazeteciye saldıranlar türedi.

Oysa mesele çok açık: Sizin keyfiniz kaçmasın diye susacak değiliz. Siz karanlığa alışmışsınız diye biz ışığı kısmayız.

Açık konuşayım: Eğer yaptığım haberler ilçede siyasi tartışma yaratıyorsa, bu da gösteriyor ki haber doğrudur, etkilidir, rahatsız etmiştir. Kusur bende değil, habere sebep olanda! Siyaset yapacaksınız ama hesabını vermekten kaçacaksınız öyle mi? Hadi oradan! Gazeteci sizin kirli düzeninize ortak olmaz, tam tersine teşhir eder.

Bir muhabirin görevi bellidir: Toplumun faydasına olan, halkın çıkarını koruyan, çevreye, sağlığa, kültüre ve siyasete dair haberleri halka ulaştırmak. Bu kamusal bir görevdir. Bu işte özel hayatı ifşa yok. Ama bazıları o kadar alışmış ki karanlığa, ilk ışıkta gözleri yanıyor. Artık anlasınlar: Bu haberler toplum için yapılıyor, sizin konforunuz için değil.

Siyasetçilerin bazıları da “sen yazınca olay büyüyor” diye veryansın ediyor. Kusura bakmasınlar, önce kendilerine baksınlar. Ortada konuşulacak bir şey varsa ve bu halkı ilgilendiriyorsa, biz onu haber yaparız. Onu tartışacak olan da biz değil, halktır. Gazeteciyi suçlayarak kendi beceriksizliklerini, iş bilmezliklerini örtmeye çalışanlar boşa uğraşmasın. Gölge etmeyin yeter!

Buradan açık açık söylüyorum: Kimse bizi susturamaz. Kimse bizi korkutamaz. Ahkâm kesen, parmak sallayan, tehdit eden herkes haddini bilecek. Biz işimizi yapıyoruz. Ve yapmaya devam edeceğiz. Çünkü gazeteciye düşen taraf olmak değil, gerçeği yazmaktır. Tarafımız halktır.

Alışın artık: Bu bölgede bir medya var. Ve biz görürsek yazarız!

Çünkü haberin gücü, halkın gücüdür. Haberin gücü, halkın yumruğudur! Ve o yumruk birgün başınıza balyoz gibi iner!

527 total views, 2 views today

Bir cevap yazın