Çok uzun değil, yaklaşık 2 yıl önce…
“İllet”, “zillet”, “terörist”, “Kandil’in uzantısı”, “PKK’nın siyasi ayağı”, “Apo’yu çıkaracaklar”, “Selo’ya özgürlük diyecekler” sözlerini duymadığımız gün yoktu.
Seçim meydanlarında bağıra çağıra, ekranlarda surat burkarak, her gün bu milletin aklına bir yalan serpildi. “CHP, DEM ile işbirliği yapıyor; ülke bölünecek.”
Milliyetçilik üzerinden yükselen bu siyaset diliyle, toplum ikiye bölündü. Kardeş kardeşe selam vermez hale geldi.
Bugün ne oluyor peki?
Devran döndü. Aynı ağızlar şimdi “birlikte yürüyeceğiz”, “DEM dışlanmamalı”, “Türkiye Partisi olmalı” diyerek DEM Parti’ye gül uzatıyor.
Dün “terörist başı” diyerek nefret ettirilen Abdullah Öcalan, bugün yeniden ekranlara taşınmaya çalışılıyor. Mesajları servis ediliyor.
Oysa dün “Bunlarla mücadele edilir, müzakere edilmez!” diyenler, bugün mücadele bir yana, müzakere masasını seriyorlar.
Bu samimiyetsizlik değilse nedir?
Birilerinin kırmızı çizgileri beyaz olmuş, birilerinin “milliyetçiliği” seçim dönemlerinde kullanılacak bir taktik haline gelmiş.
50 bin kişinin katilini “önder” diye tanıtan açıklamalar yapılıyor.
Bu açıklamalara sessiz kalanlar, dün milliyetçiliği bayrak gibi sallayanlar değil mi?
İYİ Parti’nin attığı o kısa mesaj çok şey anlatıyor aslında:
“Telefonlarda, ekranlarda, sahalarda kendilerini ‘Yerli ve Milli’ olarak tanıtıp, ‘Terörsüz Türkiye’ ambalajıyla ‘İhanet’ pazarlayanlara itibar etmeyin.”
Haklı değiller mi?
İktidarın derdi artık güvenlik değil, makam güvenliği.
O koltuklar için dün “hain” ilan ettikleriyle bugün sarmaş dolaş olabiliyorlar.
Toplum ise bu zikzaklardan yorgun.
Şehit aileleri kırgın, gaziler suskun ama yürekleri isyan dolu.
2014’te çözüm sürecinde yaşananlardan ders alınmadı.
Bugün aynı oyunun farklı dekorla yeniden sahnelenmesi ibretliktir.
Bugün ülkeyi yönetenler DEM Parti’yi “sistem içine” çekmeye çalışıyor. Bu adım demokrasi için önemlidir, evet…
Ancak mesele bu değil.
Mesele niyet.
Mesele samimiyet.
Eğer bu adımlar daha önce atılsaydı, daha seçim meydanlarında insanlar birbirine “hain” diye bağrılmasaydı, belki bugün bu söylemlerin bir karşılığı olurdu.
Ama siz dün terör diyerek propaganda yaptınız, bugün terörle fotoğraf çektiriyorsunuz.
Dün “asla masaya oturmayız” dediniz, bugün masanın örtüsünü seriyorsunuz.
Ve sonra CHP’ye dönüp diyorsunuz ki: “Bunlar gelirse ülke elden gider.”
Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi,
“CHP’ye işleyecek hangi günahı bıraktınız da CHP gelir diye endişeleniyorsunuz?”
Bu millet artık her şeyi görüyor.
Ve çok yakında, bu ikiyüzlülüğe de, bu sahte milliyetçiliğe de, bu koltuk aşkına da şaplağını vuracaktır.
326 total views, 3 views today

Muhabirliğin yanı sıra topluma katkı sağlamayı amaç edinmiştir.