CUMHURİYET’E DAİR

Tarihte toplumları toplum yapan bazı dönüm noktaları vardır. Öyle ki bunlar gözyaşı, hüzün, sevinç, gurur ve coşkunun birbirine karıştığı zamanlardır. Cumhuriyetin ilanı da o dönüm noktalarından biridir. Türk Milleti her zaman yeniden doğabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. İmkansızlıkların akıl ve ruh dengesiyle yıkılarak, inanmışlıkla yenilikleri inşa edebileceği gerçeği bir kere daha gün yüzüne çıkmış ve Anadolu, Kurtuluş Savaşı’nın madalyası olarak göğsüne Cumhuriyet nişanını takmıştır.

Türklüğe ve Türk Milleti’ne yeniden değerini ve anlamını kazandıran, bu vatanın esas sahiplerinin kim olduğunu dünya milletlerine öğretmekle beraber dünyaya duyuran Cumhuriyet idaresi olmuştur. Cumhuriyetle beraber her vatan evladının kaybettiği özünü bulmak, ona uygun işler yapmak vazife haline gelmiş ve omzuna asırlar boyu varlığını sürdüren bir milletin yükü yüklenmiştir. Yeniliğe, özgür düşünceye ve aydınlığa koşar adım gitmek bir vatan borcu sayılmıştır.

Cumhuriyet, köyden çıkıp gelen Anadolu insanını önce eğitir ardından devletin en önemli makamlarına getirerek büyütür, en sonunda onlara sevk ve idareyi teslim ederek devleti yaşatmak için insanı yaşatır.

Bir ülkeye sahip olmak, gökte dalgalanan bir bayrağa, insanına güven veren bir devlete ve uğruna ölünecek bir vatana sahip olmak demektir. Cumhuriyet her kesimi bir ve beraber olarak aynı çatı altında birleştirmek ve büyütüp okuttuğu insanları millet içinden millete yol göstermeleri için yetiştirmek demektir. Öyle ki insanımız cumhuriyetin yokluğu halinde varlığından bir parça kaybedecek ve eksikliğe düşecektir.

Cumhuriyet, kurulduğu ilk günden bugüne devlet iradesiyle her şeye rağmen ayakta kalmış ancak kendini taşıyacak olanların şuursuzluğu ve beceriksizliklerinden kaynaklı olarak bir çıkmazın içine girmiştir. Girdiği bu çıkmazdan selamete ulaşması bütün milletimizin milli meselesidir. Cumhuriyetin her şartta özünü korumak mecburiyetindeyiz. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak, özümüzdeki cevheri işlemek ve olandan daha iyisini yapmak gayretiyle mümkün olacaktır.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir fazilet olarak nitelendirdiği Cumhuriyet idaresi herkesin hissesine bir pay düşürecek ve aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür bir toplum yapısı meydana getirecektir. Gazi Mustafa Kemal Cumhuriyet’i : “Uçurum kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş, ondan sonra içeride ve dışarıda saygıyla tanınan yeni vatan, yeni sosyete ve yeni devlet. İşte TÜRK GENEL DEVRİMİ. ” olarak tanımlamış ve cumhuriyetin bir mücadele neticesinde elde edildiğini, devletin itibarının bu topraklarda mücadele ile kazanıldığını belirtmiştir. Bize düşen ise onun beyan ettiklerinden ve gösterdiği hedeflerden sapmadan daima yükselmek ve ileri gitmek olacaktır. Karakteri yüksek bir insan cemiyeti olarak Türk Milleti, çalışkanlığını ve zekasını cumhuriyeti yüceltmek ve onu geleceğe taşımak için harcamalıdır.

Cumhuriyetimiz uzun ömürlü olmak, birliğin ve dirliğin timsali olarak varlığını sürdürebilmek için onu taşıyacak olanlara ihtiyaç duymaktadır. Türk toplumu yapabildiği işi en iyi şekilde yapmayı vatanını en çok sevmenin bir dayanağı sayan aklı başında, üretken, açık fikirli bir toplum haline gelmelidir.
Yönetim şekli itibariyle aklına, ruhuna, karakterine ve tarihine en uygun şekilde yönetmeye ve yönetilmeye hak kazanan Türk Milleti, temelini kanıyla attığı bu cumhuriyet binasını her geçen gün daha da güçlendirmekle ve mamur hale getirmekle yükümlüdür. Bir takım sapkın fikirlerin yarattığı zihinsel depremler neticesinde zarar gören yerleri çalışkanlığı ile tamir etmelidir. O dönemin şartları, cumhuriyetin hangi zorluklarla ve çetin mücadelelerle kurulduğu başta Türk Gençliği ve Türk Çocukları olmak üzere ülkemizin tüm insanları tarafından en iyi şekilde öğrenilmeli ve onu kaybetmek tehlikesine karşı, vatanın kıymeti kaybetmeden bilinmelidir.

Sonsuzluğa doğru giden her senede Türk aklıyla bin yaşasın, yaşatmakla yükümlü olduğumuz cumhuriyetimiz.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!

1,354 total views, 1 views today

Bir cevap yazın